".. Ama
olsun, sonunda oldu. Anam şimdi dank etti; artık bir sevgilim var! Allahım
lütfen bunu elimden kaçırmama izin verme, eski sevgililerimi karşıma çıkarma,
bu çocuğun önüne güzel güzel kızları koyma, içimdeki kıskançlık denen canavarı
yok et. Ve soğanlı yiyeceğim zaman içime bir ateş düşür, aklımı dürt. Bim bam
bom çok şükür dostlar, Ayy bu şarkı tam bir abazan şarkısı. Kırk yıl sonra
sevgili yapmış, bunun da utanmamış şarkısını bestelemiş. Eskiler gerçekten
çılgın mıymış neymiş."
Yukarıdaki
alıntı PuCCa'nın (bu arada niye büyüklü küçüklü bu teenage gibi?) Küçük Aptalın
Büyük Dünyası'nda (KAPD diyeceğim bundan sonra - göz kırp -) sesli güldüğüm
yerlerden biri. Zaten okuduğunuz kitap sizi böyle defalarca güldürebiliyorsa
kötü olması pek olası değil. Bu arada KAPD sadece makara kukaradan ibaret de
değil. Sayesinde on küsür yıldır - anonim de olsa - parçası olduğum internet
yazını camiasından böyle bir yazar çıkmasına sevindim, PuCCa'nın umursamaz ve
keskin dürüstlüğüne maruz kaldım, kitaptaki karakterin (kısaca PuCCa'nın) belli
yönlerine fitil oldum ve Türk kızlarına ilişkin ufak aydınlanmalar yaşadım
diyebilirim.
Kadınların
davranış biçimlerine karşı özel bir merakım var. Tabi her sıradan adam gibi,
onlarla bir/birkaç defa (one night stand, takılmak vs.) veya sürekli (uzun
ilişki, evlilik vs.) sevişebilmek için öğrendiklerim mevcut. Bu veriler daha
çok kadın-erkek ilişkisi dinamiklerine dair (Ör: Çiçek genellikle iyidir, sık
ilgi gösterip arada çekilmek gerekir). Bunun yanında ilkel erkek isteklerime
pratik faydası daha az olan kadın davranışları da ilgimi çekiyor.
Nano-saniyelik süzmeleriyle birbirlerine tankerle negatif enerji
aktarabilmeleri, birbirlerine ettikleri iltifatların bazılarının (çoğunun mu
yoksa?) altında gezinen çekememezlik, kadın, erkek, çocuk veya ev hayvanı fark
etmeden hisleri karmaşık ve kapsayıcı bir duygusal anlayışla kavrayabilmeleri
veya muhtaç olana birdenbire karşılıksız ve yoğun şefkat gösterebilmeleri gibi.
İnsanları
(özellikle kadınları) anladığımı iddia edemem. Bu konuda bazı denemelerde
bulunuyorum diyebilirim. Fakat iddia edeceğim husus şu: karşı cinsi biraz
anlayabilmeniz için karşı cinsten yakın bir arkadaşa ihtiyacınız var. Girip
çıktığınız ilişki sayısı daha az önemli, keza öyle ya da böyle büründüğünüz
sevgili maskesi/rolü karşıya aktardıklarınızı farklılaştırıyor. Durum böyleyken
PuCCa yakın kız arkadaşlarımızın bile sızdırmayacağı detaylar paylaşıyor
bizimle. Bu nedenle kapağına ve özetine bakıp "kız kitabı la o" diye
KAPD'yi bir kenara iten hemcinslerim, bizim kızlara dair merakınız sönmemiş
ise, gaflet ve dalalet içerisindesiniz.
Dediğim gibi
KAPD'nin sunduğu sadece eğlence değil. Karakter derinliği ve dramayı bu kitabın
güçlü noktaları arasında sayamayız tabi. Fakat bunu daha çok yazarın tercihine
bağlıyorum. Zira "Anneanne" bölümü (29. baskıda sf. 236-240 arası)
Elif Şafak'ın Baba ve Piç'indeki güçlü kadın akrabaların anlatımlarındaki
etkileyiciliğe sahip. Ayrıca üvey babasından gördüğü şiddet ve tacizi anlatımı
yeterince güçlü. Antrparantez, cinsiyetçi/ayrımcı bir tavır olduğunun
farkındayım ama kadın ve çocuklara yapılan kötü muamele beni özellikle
sinirlendiriyor. Kendimi şiddet yanlısı olarak tanımlamam. Bununla beraber ağzı
yüzü morarmış bir kadın gördüğümde bunun nedeni olan adamı (bizde genellikle
müsebbip adamdır ve şiddet sebepsizdir) inşaat küreğiyle menemen edesim
geliyor. Tabi not edilsin, bu tavrı bir ceza hukuku politikası olarak
önermiyorum.
PuCCa'nın
açık ve dürüst olması, karakterin sevimsiz yönlerinin daha net ortaya çıkmasına
da neden oluyor. Bunlar yüksek libidosu (sabahları hariç), içip dağıtması
(sevgilisi olup da aldatılmak dışında) ve adamlar olsun iş olsun istediğinde
tuttuğunu koparması değil, bunlar hoşuma giden kısımlar. Sevgilisinden dayak
yediği bir ilişkiyi normalleştirmesi beni en rahatsız eden yönü. Ek örnek
vermek gerekirse, sevgili bulunca arkadaşlarından izole olması, ilişkisi
olmadan tek başına dengesini kaybetmesi ve "yirmi sekiz yaşında herifin
kankası mı olur" tarzı demeçleri itici noktalarından bazıları.
Sonuç olarak, Fante, Bukowski gibi
yazarların hayat boyu ekmek yedikleri kendini anlatma ekolü ile PuCCa'nın ne
kadar devamlılık sağlayabileceğini göreceğiz. Yakın zamanda ikinci bir kitabı
çıkmış mesela. Bununla beraber KAPD ile radarıma girdi, şahsen yetenek
pırıltıları gördüm. Menajerlik sistemi Türkiye'de ABD'deki gibi düzgün işlese
ve ben de bu işi becerebilsem hemen müşterim yapmaya çalışırdım. Bu aralar
fazla Californication/Entourage izliyor da olabilirim, bilemedim şimdi.